Herpes simplex adı verilen virüsün etkisiyle cilt ve mukoza dokularda ortaya çıkan, içi su dolu keselerden oluşan bulaşıcı bir sorundur. Herpes virüsünün sekiz türü olmasına rağmen, bunlardan en fazla üçüne rastlanır. Ağız ve burun etrafında HSV1, genital bölgede yerleşen HSV2, zona adı verilen ve sinirlere yerleşen HSV3 türü en çok görülenleridir. Bu virüsler gebelikte kadını etkileyebilir. Yüzde, dudaklarda, ağızda ve burunda yerleşen içi su dolu kabarcıklar kısa sürede açılarak ülserleşir, diğerleriyle birleşme eğilimi gösterir. Bundan sonraki aşamada sulanarak, yarada kabuklaşma oluşur. Beyaz sarı renkteki kabuk kendiliğinden düşerek kahverengi bir lekeye dönüşür. Genital bölgeyi tutan HSV2, vajina iç dudakları, anüs ve vajina arasını, rahim ağzı gibi bölgeleri tutar.

Uçuk virüsü temasla bulaşmaktadır. Deri ve mukoza çatlaklarından vücuda giren virüs, sinirleri etkileyerek sinir liflerinde ilerler. Burada ganglion adı verilen ana merkezlere yerleşir ve burada lezyonlar oluşturur. Yapılan tedavilerde virüslerin bulundukları yerde tamamen ölmesi mümkün olmaz, ancak hastalık meydana getirmeleri önlenir ve etkileri azaltılır. Virüs alındığında genellikle iki türü birden alabilir. Bu nedenle gebelikte HSV1 türünün etkili olduğu uçuklar tespit edilirse, genital bölgeyi etkileyen HSV2 türü bakımından da değerlendirme yapılmalıdır. Kadın olmak zaten uçuk hastalığı bakımından risk faktörüdür. Bu nedenle gebe kadınların bu bakımdan izlenmesi gerekir. Anne adayları temasla ve cinsel ilişki ile bu virüsü alabilir.

İlk üç aylık dönemde uçuk geçirildiği zaman bunun fetüs üzerinde ciddi hasara neden olduğu hakkında söylemler olsa da bunun hakkında bilimsel bir araştırma bulunmamaktadır. Bu tür hasarlar yapılacak ultrason tetkikinde de belirlenemez. Bu dikkate alınarak, gebe kadınların hepsi gebeliğin ilk trimesterinde uçuk geçirilmesi açısından taranmalıdır. Virüs yeni alınmışsa ve aktif bir enfeksiyon geçiriliyorsa, gebeliğin sonlandırılması gündeme gelebilir. Bu hastalığı daha önceden alan kadınlar açısından, gebeliğin ilk döneminde fetüs bakımından bir tehlike olmaz. Bu gebelerde yani uçuk virüsünü daha önceden almış olup, yeniden uçuk virüsü etkin olduğunda tedavi yerine destek yaklaşımı uygulanır. Doğum yaklaştığında anne adayı uçuk geçiriyorsa ve doğum başlarsa, bu durumda bebeğin virüsü almasına engel olmak amacıyla doğumun sezaryenle yapılma kararı alınmalıdır. Çünkü doğumda uçuk virüsü bebeğe geçebilir.

Anne karnındaki bebeğe plasenta yolu ile uçuk virüsünün geçmesi oldukça nadirdir. Hatta geçmez denilebilir. Bebeğe virüsün geçişi doğum sırasında kadının vajinasında olan herpes simplex virüsüyle olur. Bu nedenle aktif uçukları olan kadınlarda doğumun sezaryenle yapılması tercih edilir. Bu şekilde doğumla virüsün bebeğe bulaşma riski %40 oranındadır. Bu durumda bebeklerin çoğunda yaygın enfeksiyonlar meydana gelmektedir.

Uçuk virüsünün tam tedavisi maalesef bulunmamaktadır. Bu yüzden anne adayları virüsten kendilerini korumalıdır. Uygulanacak tedaviler sadece hastayı rahatlatmak, lezyonların yaygınlaşmasını önlemek içindir. Beslenmeye dikkat edilmeli, stresten kaçınılmalı, dinlenmeye, uyku düzenine özen gösterilmelidir. Doktorun önerilerine uyarak, uçuğun aktifleştirilmesi engellenmelidir. Virüsün cinsel yolla alınmış olması olasılığına karşı, eşinde aynı önlemleri alması ve tedavinin birlikte uygulanması gerekir. Gebelikte uçuk özellikle doğumda bebeğe geçebilmesi açısından önemlidir. Bu nedenle hedef bebeğin virüsten en az şekilde etkilenmesinin sağlanması olmalıdır.